Türksün dediler, sürdüler
Ahıska Türklerinin sürülüşlerinin siyasî sebepleri üzerinde durmak gerekir. Ahıska Türkleri neden sürüldüler?
İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlar Kafkasları işgal ettiler. Kafkas halkları, ha Rusların işgali, ha Almanların işgali diye düşünmüşler, belki Almanlar çekilirler ve kendileri de bağımsız olurlar diye akıllarından geçirmişlerdi. Bunun için de Kafkaslar’da bazı aydınların gözünde, ister istemez Almanlar “kurtarıcı” görülüyordu. Savaş Almanların yenilgisiyle sonuçlanınca Stalin, fırsatı kaçırmadı. Kırım’daki Müslüman toplulukları, Volga Almanlarını Asya’nın içlerine ve Sibirya’ya sürdü. Bunların hepsini de Almanlarla işbirliği yapmakla suçladı. Ancak, onların Azerbaycanlı olarak gördükleri Ahıskalıları ise suçlayacak bir sebep bulunamıyordu.
Batılı araştırmacılar, bu hususta şu sonuca varmışlardı:
Stalin, Kuzey Doğu Anadolu’da bir harekât başlatmak ve bu bölgeleri işgal etmek istiyordu; onun için Türk sempatizanları bölgeden uzaklaştırılmalıydı.
Diğer bir izah tarzı da şu:
Türk tarihinin yüz karası Sevr antlaşmasında, Kuzey Doğu Anadolumuz Ermenilere bırakılmıştı. Bunun uzantısı olarak Ahıska da Ermenilerin olacaktı. Bu da Ahıska bölgesinin Türklerden arındırılmasını gerektiriyordu.
Tek Suçları
Kısaca Stalin’in sürgün politikasında Ahıskalıların Türklüğünün rol oynadığı bütün araştırmacıların müttefik olduğu bir husustu. Sovyetlerde çok değişik Türk grupları yaşadığı halde, doğrudan Türk olarak adlandırılanlar Ahıskalılardır. Bu adlandırma da sürgünden sonradır. Bu bile Stalin’in Ahıskalıları neden sürdüğünü izah etmeye yeter. [S. Eders Winburs/Ronald Wixman, “Sovyet Orta Asyası’nda Yeni Bir Seda: Mesketya Türkleri” (Çev. Eşref Özbilen), Türk Dünyası Araştırmaları, S. 49 (Ağustos 1987).]
En son Kırım Türkleri olmak üzere, bütün topluluklar yurtlarına döndüğü hâlde Ahıskalıların topraklarına dönemeyişleri, Sovyetlerin dönüşe razı olmayışları da yine Türklükleri ile alâkalıdır. Ahıskalılar yurtlarına dönseler sanki Türkiye’nin tabiî bir uzantısı olacaklar.
İnsanca yaşamak istiyorlar
Mesele sadece Ahıskalıların vatan özlemi değil. Ahıskalılar istedikleri yerde insanca yaşamak istiyorlar. Bu istedikleri yer daha çok Türkiye. Zamanında Türkiye’ye çok heyetler gitti geldi. Türkiye’nin yöneticileri yurdışına gittiklerinde Ahıskalılar, “Bizi alın!” diye karşılarına çıktılar.
Sonunda Ahıska Türklerinin Türkiye’ye getirilmeleri için çalışma başlatıldı. Ardından 11 Temmuz 1992 tarihli ve 21281 sayılı “Ahıska Türklerinin Türkiye’ye Kabulü ve İskânına Dair” 3835 numaralı kanun çıkarıldı.
Kanun özetle şu:
“1. Eski Sovyetler Birliğini oluşturan cumhuriyetlerde dağınık hâlde yaşayan ve “Ahıska” Türkleri olarak adlandırılan soydaşlarımızdan Türkiye’ye gelmek isteyenler, en zor durumda olanlardan başlamak üzere, bakanlar kurulunca belirlenecek yıllık sayıyı aşmamak kaydıyla serbest veya iskânlı göçmen olarak kabul olunabilirler.
2. Başbakanın görevlendireceği bir Devlet Bakanının koordinatörlüğünde İçişleri, Dışişleri, Maliye ve Gümrük, Millî Eğitim, Bayındırlık ve İskân, Sağlık, Ulaştırma, Tarım ve Köy İşleri, Orman bakanlıkları, Devlet Plânlama Teşkilâtı Müsteşarlığı, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı, Türkiye Kızılay Derneği Genel başkanlığı ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu yetkililerinden oluşan komisyon kurulur.
3. Üst komisyon, göçmen olarak gelecek Ahıskalıların kabul şarttlarını, geçici ve kat’î iskân yerlerini belirleyecek; göçmenleri üretici duruma getirmek için gerekli tedbirleri alacak.
6. Gerek Türkiye’de iskân edilecek ve gerekse Türkiye dışında eski Sovyetler hudutları dahilinde hâlen bulundukları yeni devletlerde kalacak ‘Ahıska’ Türklerinden Bakanlar Kurulunca tespit edileceklere çifte vatandaşlık statüsü sağlanacak.
Ahıska Türklerinin vatan özlemi, yani Gürcistan’daki Ahıska bölgesine yerleşmeleri uzak ideal, Türkiye’ye yerleşmeleri ise yakın idealdir.
Bunu bilen Türk yetkilileri de meseleyi geçen günlerde bakanlar kurulunda yeniden görüşmüşlerdir.
Bir dünya meselesi
Ben, gazeteci olarak, “umut” taşıyıcıyım. Türk büyükleri, insanî dernekler, Birleşmiş Milletler temsilcileri, AGİT temsilcileri feryatları duysunlar.
Dünya uzay çağında küçüldü, küçüldü ve her milletin meselesi birbirinin içine girdi. Bir mesele, bütün dünyanın meselesi olabiliyor.
Ahıska Türklerinin meselesi de, sadece mağdur Ahıskalıların meselesi, Türk oldukları için sadece Türkiye’nin meselesi, Gürcistan toprakları içinde kalan bir bölgeden sürüldükleri için sadece Gürcülerin, Ukrayna’da ve Sovyet Federasyonu’nda ve diğer Türk devletlerinde yaşamaya mecbur bırakıldıkları için bu ülkelerin meselesi değil, bütün dünyanın meselesidir.
Bu yazı dizim, hiçbir devleti veya hiçbir topluluğu hedef almamıştır. Geçmişte bir despotun işlediği başkalarına yüklenemez. Ama despotun hatasını düzeltmek, insanların vatan hasretini sona erdirmek, hem Gürcü dostlarımızın, hem Türkiye’nin, hem de bu meseleye hassas insan hakları kuruluşlarının elindedir.
Daha önce yazdığım gibi, yurtlarına dönemeyen Ahıskalıların meselesini bir yazı dizisiyle çok az işleyebildik. Meselenin bir ucundan tuttuk. İnşaallah Ahıskalıların dramı bitene kadar hâdisenin üzerine gideceğiz.
Ukrayna’da Ahıskalı İslâm Dayı ne demişti:
“Geymeye keten yahşi, ölmeye veten yahşi”
BİTTİ.
KAYNAK: Türkiye Gazetesi 26.02.2000 Cumartesi
Diğer
Sayılar: 1 2 3 4 5 6